Image may be NSFW.
Clik here to view.
Mobil iletişim ve internet sektörlerinin yakınlaşması, mobil iletişim şirketlerine değil internet şirketlerine yaradı! Peki neden?
¨Bugün sadece konuşma amaçlı kullanılan bu cihazlarla yakın gelecekte internete her zaman ve her yerden erişilebilecek, alışveriş yapılacak, hatta bankacılık ve hisse senedi işlemleri yapılacak. İnsanların çoğu internet için bilgisayar değil cep telefonlarına rağbet edecek!¨ Şu anda bu satırları okurken sizlerin çok sıradan bulduğunuz bu sözleri, bundan 13 yıl önce yani 1998 yılında karşısında oturduğumuz kişi söylüyordu; Ericsson Türkiye’nin eski genel müdürü Ersin Pamuksüzer! Türkiye’de mobil iletişim sektörünün bugünlere gelmesinde ciddi emeği olduğunu çok sonraları anlayacağım bu mütevazı ama karizmatik adamın elindeki kısa mesaj özelliği henüz eklenmiş küçük bir tuğla boyutundaki telefona bakıyorduk bir yandan. Devam etti: ‘İşte sizi bütün bunları anlayıp bizim memlekete de getirmen için gönderdik buraya.’
Ericsson’un Stockholm’deki genel merkezine gönderilişimizin vizyon ve misyonu olan bu cümlelerin ardından epey uzun yıllar çalıştık bu amaç uğruna. Sadece biz değil kuruluşlarının daha ilk yıllarından itibaren milyarlarca dolar gelirler elde eden dünyanın dört bir yanındaki mobil operatörler, altyapı ve yazılım şirketleriyle cep telefonu üreticilerinin on binlerce çalışanı da gecelerini gündüzlerine kattılar ve mobil iletişim sektörünün katma değerli hizmetler iş kolunda dünyada ve ülkemizde tatlı paralar kazanıldı. Örneğin Türkiye’de bu miktar 2007 yılında toplam 1 milyar TLye kadar çıktı.
Ama sonraları hem Türkiye’de hem de dünyada bu gelirler çıkmak bir yana, adeta tepe taklak oldu. Peki neydi bunun sebebi? Aslında yanıt basit; önce cep telefonları akıllandı, sonra insanlar…
Mobil internet döneminin ilk yıllarında cep telefonları üzerinden internete erişim genellikle cep telefonu üreticilerine özel yazılımlar üzerinden sağlanırdı. Bu ise, internet bağlantı kabiliyetinizin bilgisayarlardaki gibi standart biçimde değil elinizdeki telefonun becerisi kadar olması anlamına geliyordu. Aslında mobil hizmetler için bir dezavantaj teşkil eden bu durumu mobil iletişim sektörü bir avantaja dönüştürdü ve haber, müzik, oyun, yarışma, sohbet, vd. katma değerli hizmetler internetle henüz tanışmayan ama cep telefonunu elinden düşürmeyen yüz milyonlarca insana satıldı durdu. O saadet yıllarında toplam gelirlerinin %10dan fazlasını bu hizmetlerden kazanan mobil sektör de, interneti kendi yarattıkları ‘şey’ zannetmek yanılgısına düştü. İnternetin çok daha fazlası olduğunu anlamaları ise, son bir kaç yıla denk geldi. Önce cep telefonundan erişilen internetin giderek standartlaşması daha sonra ise başta iPhone ve Samsung GalaxyTab olmak üzere piyasaya sürülen akıllı telefonlar, insanların internetin nimetlerini keşfetmelerine ve daha önceden ücretli olarak cep telefonlarından edindikleri hizmetlerin internette bedava ya da çok cüzi fiyatla olduğunu keşfetmelerini sağladı. Dünyanın kendi etraflarında döndüğünü zanneden başta mobil operatörler olmak üzere diğer sektör oyuncuları da bunu acı bir deneyim olarak yaşadı. Gelinen noktada katma değerli hizmet sektörü ağır bir yara aldı ve mobil oyuncular internette ne yapacaklarını, nasıl para kazanacaklarını bilemez durumda.
İşte bu duygular içerisinde katıldığım Avea’nın Girişimcilik Günü’nde geleneksel operatör yaklaşımından oldukça farklı bir yaklaşım gördüm. Avea ilk defa olayın merkezine interneti koyarak yeni bir yaklaşımla çıktı sektör oyuncularının karşısın. Genel Müdür Erkan Akdemir’in açılış konuşmasındaki satır aralarından çıkarttığım kadarıyla şirket, mobil sektördeki iş ortaklarına Avea’dan bağımsız olarak internet odaklı iş modeli geliştirmeleri için başta risk sermayesi olmak üzere ofis, teknik destek, vd. olanaklar sağlayacak. Bunun sonucunda çıkacak inovasyonlar da dünyaya internet odaklı iş modelleri üzerinden pazarlanacak. Umarım Avea ve diğer yerel ve küresel operatörler, bu doğru yolda istikrar ve inatla yürür, bizlere mobil internetin doğru biçimde kullanılacağı yeni ufuklar açar. Aksi takdirde, internetin engin denizlerinde Google, Facebook, Apple gibi büyük balıklara yem olmaları da işten bile değil.